Gönül Yakınlıkları simgesel bir dizge içinde evlilik ve aşkla ilgili bir roman gibi görünebilir, oysa ne zaman bu simgesel dizge imgesel ve metaforik anlatılarla başka ikiliklere; gelenek ve çağdaşlığa, kimya ve simyaya, bağımlılık ve bağlılığa, sorumluluk ve göreve, mutluluk ve erdeme, arzu ve akla, ruh ve bedene, iman ve inanca, din ve bilime göz kırpmaya başlarsa, o zaman farklı yorumların gelişimine de çanak tutar. Dolayısıyla Gönül Yakınlıkları söz konusu ikiliklerin sahnelendiği ve bu ikilikleri taşıyan karakterler aracılığıyla sanki sadece fikri düzeyde cereyan edecek olan düşüncelerin ete kemiğe büründüğü bir roman olarak karşımıza çıkar. Bir başka ifade ile fikri olanla gündelik olanın etkileşime sokulduğu ve elde edilenlerin imgesel düzeyde yeniden yapılandırıldığı bir romanla karşı karşıyayız.
Walter Benjamin’in metni ise bu eseri Goethe’nin sanat teorisiyle bütünleşik bir şekilde yeniden düşünme imkânı sağlar. Ona göre Gönül Yakınlıkları’nda edebiyatın iki farklı yüzü net olarak ortaya çıkar: maddi içerik ve hakikat içeriği.
Goethe’nin bu eserinde edebi ve fikri tadları duyumsarken sorulması gereken belki şu soru: Benjamin’in mite karşı kolektif hayal gücünden beslenen bir kültürel belleği karşımıza çıkarması, geçmişle devrimci bir kopuş yaşamak için gerçekten gerekli olan mıdır?
– Bora Erdağı